Sadece bana ait olsun dünüm...
Ne kadar uzun zaman olmuş elime
kalem kağıt almayalı, içimdekileri kelimelere sığdırıp kendime doğru uzun bir
yolculuk yapmayalı.
Dün tatil günümdü kendimi ve
makinemi alıp düştüm sokaklara. Christmas-yeni yıl ilgi alanım değil ama
rengarenk oyuncaklar, cıvıl cıvıl sokaklar insansız olsa bile iç açıcı. Dedim
ya kendime ayırdım bu günü diye… Amaçsızca dolaşmak sokaklarda ve yapayalnız
ama kendimle baş başa olmak ne büyük ikilem. Sadece kendimi düşündüm uzun
zamandır ne kadar da ihmal etmişim meğer… Darılmış çıtkırıldım parçalarım
ilgisizliğime… Gizli gizli ağlıyorlarmış birde! Mutlu etmek için sırf onları
girdim bir bara –yanlış anlaşılmasın içkiyle hiiiç işim olmaz- kapıverdim son
donutı, durmadan Dexter izlediğimden midir nedir canım çekivermişti de… Tam
dedim ki affetmiştir beni “sıradaki” dedi çıtkırıldımım.
Ellerimin üşüdüğünden değil ama günlerdir önünden geçerken bakakaldığım, rengine bayıldığım, kardeşimin muhtemelen renginden dolayı pek hoşlanmayacağı, soğuktan korumayacağına dair üstüne bahis oynayacağım eldivenleri alıverdim. Cebimdeki son paramı da harcamış olmanın verdiği huzurla fotoğrafçılık oynamaya başladım boş sokaklarda. Bildiğimden, anladığımdan değil. Hele ki profesyonel olduğumdan hiç değil. Öyle işte sadece sokakları, rengarenk oyuncakları sevdim diye öylesine…
Hayatta her şeyi
anlamlandırmaya çalışan, yalnız yemek yemeyi sevmeyen, bisiklet yalnız
insanların oyuncağı, alıp başını çekip gidebilenlerin olmalı diye hiç bisikleti
olmamış olan ben, sokaklarda dolaşmaktan insanların yeni yıl heyecanını
izlemekten onca sesin içinde sessizliği dinlemekten çok zevk aldım dün… Bir
sonraki adımımı düşünmeden yürüdüm sokaklarda. Plansız programsız anı yaşadım
ilk defa.
Düşündüm de tüm bunlardan size
ne… Haklı olabilirsiniz… Sadece bilin diye… Kim bilir belki yarın siz de alıp
başınızı gitmek ister de cesaret edemezsiniz diye…
Yorumlar
Yorum Gönder